Aşk Olsun Sana HAMAS!

Biz tatlı su Müslümanları, ne güzel küçük ve bencil sularımızda sahte bir güven ve huzur içinde yüzüyorduk. Filistin başta olmak üzere; Doğu Türkistan, Yemen ne kadar dertli İslam beldesi varsa biraz sadaka vererek, midelerimizi tıka basa doldurduktan sonra onlar da doysun diye dua ederek, okuduğumuz Yasin-i Şerif ve diğer sureleri gıyabında onlara da hediye ederek içimizi rahatlatıyor, görevimizi yapmış sayarak huzur içinde yatabiliyorduk. İsrail’li katiller veya Hindistan’daki muadilleri biraz fazla cinayet işlediğinde ise kınım kınım kınayarak, sosyal medyadan protesto ile beddualar ederek yine normale dönüyorduk! Ama sen bunların hepsini balon gibi patlattın! Cihadın oturduğun yerde kınama ile olmadığını hepimize gösterdin!

Anlı Şanlı İslam İşbirliği Teşkilatımız vardı. Kibir ve İslam’a öfkeden gözleri kararmış siyonistlerin 7 Ekimde aciz ve çaresiz kağıttan kaplan olduğunu gösterdiğin gibi, Ümmetin devletlerini yöneten kifayetsiz muhterislerin maskelerini de düşürdün! Birkaçı hariç, genelde ne kadar ezik ve şahsiyetsizler güruhu olduğunu ispatladın!

Şımarık, dengesiz ve zorba bir velet gibi davranan İsrail, sizlerden hiç beklemediği bir dayağı yiyince, apar topar korku ile yardımına koşan çirkef annesi misali ABD’nin uçak gemisini yollamasını sağladın!

75 yıldır size yapılan zulüm ve cinayetlere engel olmayan, kuru bir kınamayı bile çok gören, ama siz siyonistlerin canını yakınca en az onlar kadar ağlaşan içimizdeki aşağılık kompleksli çapsız Müslümanları ve Müslüman etiketli gizli gavurları iyot gibi açığa çıkardın!

Ne kadar İslam düşmanı devlet, örgüt, ünlü bozuntusu varsa, hepsini ip gibi aynı hizaya çektin. Hak ve batıl davasında Hristiyan Papa ile siyonist Hahambaşıların bir farkı olmadığını ispat ettin! “Sen onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır.” (Bakara/120) ve “Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Maide/51) Ayetlerinin tefsirini bizzat yaşayarak ve etkileyerek yeniden öğrettin!

Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına saldırmak yoktur.” (Bakara/193) Emrini yerine getirdin, cihadın kuru lafla değil, canla başla yapılmasını gösterdin!

Aslında arabanızla hastaneye götürülen kendisi yarı çıplak ve yaralı bir kadının, bombalarla yıkılan evlerinde şehit edilen yüzlerce çocuk ve kadından daha önemli olduğunu ispata çalışan siyonist medyanın ikiyüzlülüğünü tescil ettirdin! Bütün karartma ve yalan haberlere rağmen, esirlere karşı insanlığını, kadın ve çocuklara karşı vakarını gösterdin!

Siyonistlerin, kendilerinden başka bütün insanları hayvandan farksız görüp “goim” adıyla aşağıladığını bir türlü anlamayan şuursuzlara karşı, siyonist katil savunma bakanının öfke ile “hayvanlara karşı savaşıyoruz” alçaklığını itiraf etmesini sağladın!

Katil İsrail Devlet Başkanının, sivil halkın yaşadığı binaları bombalamasını “merd-i kıptinin şecaat arz ederken sirkatin söylemesi” gibi yayınlamasını sağladın!

Kıymetli Milletvekillerimiz, azıcık çalışıp  her fırsatta çokça tatil yapma derdindeydi. Onları şeklen seçiyor görünen bizler de adaletsiz gelir dağılımı, haksız uygulamalar, meşru talepler gibi bir sürü derdimize derman olmaları için peşlerinden yalvar yakar koşturuyorduk! Ama sizler dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, “Hayat, iman ve cihat!” gerçeğini bize canlarınızla, cesaretinizle, zalimden korkmayan Hz. Hamza misali yüreğinizle hatırlattınız! Sizlere ve mücadelenize bakınca kendimizden ve dert diye tasalandıklarımızdan utandık!

Cennetin ucuz, Cehennemin de lüzumsuz olmadığını gösterdiniz!

Gaflet deryasında boğulmuşuz meğer! 1,5 milyar Müslüman uyuşturulmuş ve başsız kalmışız meğer! Allah’tan daha fazla siyonist ve zalim kullarından, keyif ve konforumuzun bozulmasından korkarmışız meğer! Korktuklarımız içi boş birer balon, imanımız hakiki güç ve kardeşlik kaynağımızmış meğer!

Ne çok şey yaşattın ve öğrettin bize Gazzeli Kahramanlar birliği HAMAS! Aşk olsun sana! Belki yine en kolayı olacak ama, en azından safımız belli olsun diyedir duamız: Yüce Rabbimiz senin zaferine bizleri de şahit eylesin! Kutlu İslam beldesi Kudüs ve Mescid-i Aksanın çevresinin zalimlerden kurtarılmasına memur ve müyesser eylesin!




Yemen’den Kahve Değil, Katliam Sesleri Geliyor!

Yemen deyince aklımıza gelen ilk şey kahve olurdu. Birde, çobanlık yaptığı sırada ateşte kavrulmuş yabani yemiş çekirdeklerini keyifle çiğneyen develerini fark ederek, ilk defa kahveyi keşfeden ve insanlığın keyfine armağan eden Peygamber aşığı büyük evliya Üveys El Karani (Veysel Karani) hazretleri tabii ki.

Bugünlerde ise ne zaman Yemen adı geçse, onlarca masumun katliamı, okul çocuklarının füzelerle vurulması, insanların açlıktan kırılması ve benzeri vahşet sahneleriyle anılıyor.

Eski bir türkümüzde olduğu gibi “Kahve Yemen’den gelir ” değil artık. Katliam sesleri, zalimlerin kirli savaşları içinde parçalanan masumların feryatları geliyor, duyabilen kulaklara, acıyabilen kalplere. Mazlumun dini sorulmaz lakin, bu masumlar üstelik Müslüman din kardeşimiz iyi mi?

Derinlemesine politik tartışmalara ve mezhep lakırdılarına girmeyeceğim.

Dilsiz şeytan olmamak için yazıyor ve haykırıyorum ki, yakın geçmişte İngiliz ajanlarının öncülüğünde sapıtan ve Osmanlı başta olmak üzere, tüm İslam ümmetine hıyanet ederek, kutsal beldeleri işgal altında tutan Vehhabi Suud zalimlerinden de beriyim, gözü dönmüş bir şekilde Irak ve Suriye’de Sünni Müslümanları katletmekten çekinmeyen, Irak’ın işgal edilip parçalanmasını sağlayan ve emperyalist yayılmacı politikalar güden aşırı Şia İran zalimlerinden de beride ve karşısındayım.

Yemen’deki kavgaların makul nedenlere dayalı olmadığına, iki zalim ve gözü dönmüş taraf yüzünden masum halkların savaş yemi yapıldığına inanıyor ve böyle hissediyorum.

Doymak bilmez iştahını soğutmak ve olabildiğince sömürebilmek için, bütün İslam ülkelerini fitne ateşleriyle yakan, kurduğu kukla örgütler ile her cenahta suni savaşlar başlatıp, Müslümanların birbirini kırmasını sağlayan, her tarafa silah satan, parasını alamadıklarını da Suudiler gibi uşak yönetimlerden haraç olarak tahsil eden ABD isimli şeytani devletin, sattığı silahlarla vuruluyor kardeşlerimiz.

Hacda kesilen milyonlarca kurban etinin bir kısmı telef olup çöle gömülürken, yanı başında açlıktan ölecek hale gelen kadınlar ve çocuklar var Yemen’de.

AFAD, TİKA, KIZILAY, İHH ve daha nice gözümüzün nuru, ümmetin gururu olmuş kurumlarımızdan dahi Yemen’le ilgili bir haber veya etkinlik duymuyoruz. Neler oluyor sormamız lazım. Oradaki mazlumlardan ve açlık çeken çocuklardan hesap sorulmayacak mıyız?

Eskiden olsa ne yapalım gücümüz yetmiyor deyip hayıflanırdık. Şimdi Allah’ın izniyle gitmediğimiz ve yardım edemediğimiz bir coğrafya kalmadı neredeyse. Yemen o kadar mı uzak, gözlerimiz o kadar mı kör, kulaklarımız o kadar mı sağır?

Yemen’de iki zalim güç arasında sıkışıp kalan halk ile Gazze’de İsrail terör devletinin kuşatması altında duran halk arasında bir fark yoktur. 

Ümmetin umudu haline gelmiş liderlerimizden de güçlü bir karşı duruş ve masumlara kol kanat geriş bekliyoruz. Unutmayalım ki, kralları öldüğünde ulusal yas ilan ettiğimiz Suudi rejimi ve onların kuklası olan BAE gibi  yönetimler çoğu kez bizim yanımızda değil, zalim İsrail ve ABD yanında durmuş ve onları finanse etmekten çekinmemiştir.  O halde neyden ve kimden korkuyoruz? 

Böyle coşmuş yazarken aklıma birden geldi de, bu zalimlere durun dediğimizde karşımıza dikilip, “Siz daha fethin sembolü Ayasofya Camisini bile açık tutamadınız Hristiyan efendilerinizi memnun etmek için Müslümanlara yasaklayıp haçlılara açtınız ” derlerse nasıl cevap verebiliriz? Ayasofya Camisinin utancı  ve Fatih’in laneti üzerimizde duruyor, tüm dünya da Müslümanlar elem ve gözyaşı içinde kalmış.

Eyvahlar olsun bizlere demeyelim artık. Mabetlerimiz şenlensin, ümmetimiz birleşip güçlensin, zalimlerin kuklası, din ve ümmet düşmanı hain ve darbeci yöneticilerimizde defolup gitsin ülkelerimizden.

Biz kendi eksiklerimizden başlayalım, Ayasofya’yı İslama kavuşturalım yeniden, katil ve tecavüzcüler için İdamı getirelim ki kalpler huzura kavuşup teskin olsun.

Yemen’i okurken, mezhep gözlüklerini takanlara yazıklar olsun. Mezhep görüntülü maddi çıkar ve politik kavgalarını yapan ve masumların katledilmesini sağlayan zalim taraflar da, Cehennemin en derin kuyularında yer bulsun inşallah.

Yemen’i görün, konuşun ve anlatın ki zalimlerde az da olsa bir çekinme olsun. Hayasız ve ölçüsüz saldırılarını rahatça yapamasın alçaklar.

Yemen yanı başında açlık çekerken, tıka basa yeyip içen, saçıp savuran Suudi zalimlerin lokmaları boğazında kalsın, burnundan gelsin, hayır ve huzur bulamasınlar inşallah.

Allah’ım bizleri zalimlerden beri eyle! 

Allah’ım bizleri mazlumlara kol kanat geren müşfik ve cömertlerden eyle!

Allah’ım bizleri mazlumlara yardım ederken mezhep, çıkar, hesap gözetmeyenlerden eyle!

Amin…

 

Görselin kaynağı: 
https://moderndiplomacy.eu/2018/06/12/americas-genocide-in-yemen-starts-tuesday/