Erkekler Ne Bekler?

Kadınlar hakkında bir kaç yazı yazdıktan sonra, erkekler hakkında yazmazsam şık olmaz diye, kendimi sorumlu hissettim. Hemcinslerimin hakkını vermek ve kadınlara da faydalı olabilecek bazı tüyoları paylaşmak istiyorum. Kadın ve erkek ilişkileri hakkında birçok konu olmakla beraber, evlilik yoluna girmiş veya evlenmiş olan kadın ve erkekler üzerinde durmayı planlıyorum.

Kadınlar nasıl bir şefkat abidesi olarak yaratılıp, eşsiz duyularla zenginleştirilmişlerse; erkeklerde doğuştan sorumluluk alabilecek, sorun çözmeye odaklı, güçlü ve lider niteliklerle donatılmıştır. Cesaret, güç, dayanıklılık, liderlik gibi davranışlar erkeklere; nezaket, utanç, duygusallık, uyumluluk gibi davranışlarda kadınlara daha çok yakışıyor. İstisnalar konu dışı olmakla beraber, kadın ve erkek ilişkilerinde başarılı ve sürekliliği bulunan evlilikler fıtri rollere uygun davranıldığı ölçüde gerçekleşiyor.

Eşini arayan bir erkek için, yukarıda saydığımıza benzer özellikleri taşıyan ve fiziksel olarakta çekici gelen bir kadın, ideal hanım adayının temel değerlerini oluşturuyor. Kadının eğitimi, işi, gelir seviyesi, aile durumu gibi bilgilerde bonus gibi artı değerler olarak sıralanıyor. Kadınlar veya erkekler, beklentilerini karşısındakinde bulabildiği ölçüde sonuca gitmeye yakın davranırlar. Beklentilere ters gelen tavırlar ise hemen sivrilir. Örneğin, birlikte gidilecek mekânın adresini bulmaktan aciz bir erkek, kadın için ne kadar güven kırıcı ve soru işareti doğurucu ise; yenilen yemeğin parasını ısrarla ödemeye kalkan veya etrafıyla fazla meşgul bir kadın da erkek için sıkıntılı ve sorunlu bir imaj doğuracaktır.

Erkekler, genelde bir adım sonrasını veya sürecin sonucunu öngörmeye ve buna göre gidişatı yönetmeye çalışırlar. Bu nedenle eş adayı olabilecek kadının ev hallerini, anneliğini, ailesiyle iletişimini vb. tahmin ederek muhatabını belli bir süre analiz ve değerlemeye tabi tutarlar. Kendince verdiği karar durumuna göre tamam veya devam derler. Kadın tarafında, erkeğin verdiği kararı alt üst edebilecek bir tavır değişikliği olmadığı sürece, erkeğin sadık ve kararlı olacağına neredeyse emin olabilirsiniz. Yani fazladan sürprizlere, sınırları ve sinirleri zorlayabilecek sabır testlerine hiç gerek yok diyoruz.

Erkekler ve kadınlar evlilik hayatında mükemmel bir takım çalışmasını ortaya çıkarabilecek potansiyele sahiptir. Birbirini tamamlayan ve güçlendiren yönleri ile ideal bir ekibi oluştururlar. Karı ve koca ilişkisinde erkeğin temel beklentisi saygıdır. Sevgi, sadakat, hizmet, destek, koruma, ilgi vb. ifadelerin tamamını oluşturan değerler zinciri, saygı ile başlar. Sevgili Peygamberimizin ( S.A.S.) kadınların kocalarına saygı duyması hakkında birçok öğüdü vardır. İki kişi yolculuk ederken bile birisinin imam/lider olması ilkesi ışığında, evlilik hayatında yönetimin erkeğe verilmesi, kadının da uyumlu ve saygılı olması ile huzur ve güven ortamı sağlanacaktır. Erkeğe verilen liderlik ve diğer yetkiler aslında onu, kadının kaldıramayacağı sorumluluklarında altına sokmaktadır. Her işinde adalet ve iyilikle emredilen erkekler için, yetkilerini nasıl kullandığı da ayrıca sorulacaktır. Kur’anı Kerim’de ve Sevgili Peygamberimizin ( S.A.S) lâtif sözlerinde erkekler için önemli uyarı ve hatırlatmalar yer alır.

Evi, erkeğin kalesidir. Her erkek kalesinde komutan olduğunun bilinmesini ve saygılı davranılmasını bekler. Kalesini ve içindekileri korumak için gerekirse ölümü göze alır, ama kale içindekilerden gelecek yanlış hareketler basitte olsa onu sarsabilir, duruma göre de yıkabilir. Erkekler, kadınlarını ve çocuklarını 3. kişilerin yanında ve dış ortamlarda sürekli koruma ve kollama içgüdüsü ile davranır. Buna karşın onların da kendisine tabi olmalarını ve saygılı davranmalarını bekler. Başkalarının yanında otoritesi sorgulanan, eleştirilen, küçük düşürülen, hataları ortaya dökülen, eksik veya zayıf yanları açık edilen erkeğe çok ağır hasarlar verilmiş demektir. Yaralı ve köşeye sıkıştırılmış bir arslandan anlayış ve sakinlik beklemek ne kadar boş gelirse öyle düşünmek gerekir. Bu ve benzeri şekillerde davranan kadınlar var ise evliliklerinin neden kötüye gittiğini hiç merak etmesin derim.

Erkekler için, gayri meşru ilişkilere veya evliliklerini bitirmeye en yakın olduğu zamanlar, eşlerinden soğumaya ve uzaklaşmaya başladıkları zamanlardır. Kısa dönemler için bile olsa kocalarını küstüren ve kendilerinden uzaklaştıran kadınlar, büyük riskler aldıklarının farkında olmalılar. Kadınların ilgisizliği ve davranış bozukluğu erkeklerin kötü davranışları için en büyük bahanesi ve kılıfıdır. Böyle bir bahaneyi ellerine kolayca vermemek gerekir.

Erkeklerin beyni kişisel ihtiyaçlarının dışında bir görev listesi mantığıyla çalışır. Yani sorun çözmeye ve eyleme geçmeye odaklıdır. Kadınlara tavsiyem: Gerçekten çözülmesini istediğiniz sorunlar veya olaylar dışında gereksiz bilgileri aktarmamaya çalışın. Çünkü sizin için paylaştığınız şeyler çok önemli olmasa da, erkekler bunu görev listelerine yazar ve en kısa zamanda halletmeye çalışır. Görev sayısı arttıkça ve çözülemeyen konular biriktikçe erkekte stres ve gerginlik yapar. Başarısızlık, yetersizlik gibi duygulara sebep olur. Bunun olumsuz yansımaları da önce size gelir. Eşinizi kısa zamanda bunaltmak ve evden uzaklaştırmak istemiyorsanız konuşmadan önce bir filtreleme yapmanız gerekir. Örneğin, komşu çocukları arasında gelişen sorunlara kadınlarda karıştığında durum ciddileşir. Ama işin içine erkekler girdiği anda artık geri dönüşü çok zor kötü olaylar zinciri başlar. Meslek hayatımda bunun pek çok örneğini gördüm.

Kadınların konuşmaya ihtiyacı olduğu gibi erkeklerinde kafa dinlemeye ve biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. “Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten” kitabında bu durum “inine çekilmek” şeklinde tabir edilir. İnine çekilen bir hayvan (herkesi tenzih ederim) rahatsız edildiğinde ne kadar yırtıcı olabilirse, erkekler de saldırgan ve sinirli olabilir. Genelde akşamları 1-2 saat odasına çekilen, TV izleyen veya gazete kitap okuyan kocanız bariz şekilde tepkisiz ve sessiz duruyorsa “inine çekildiğini” düşünebilirsiniz. Bedeni ordadır ama zihni gezintiye çıkmış, dalmış olabilir. Biraz sabrederseniz kendisi tekrar dünyaya gelecektir. Sizden bir çay istediğinde veya ne haber, bugün ne yaptın gibi sorular sorduğunda sıra size gelmiş demektir.

Tok insanın yemek çalması zordur. Kocalarını her anlamda doyurmayı başaran kadınların da ihanete uğramaları ve üzülmeleri zor olacaktır. İnanan bütün erkek ve kadınların sadece bu dünyada değil, Cennet-i Alâ’da da sürdürecekleri evlilikler yapabilmesini dilerim…




Çapraz Ateş Arasında Kalmak

Bir erkeğin en çetin ve bitmeyen sınavlarından birisidir: Annesi ile Hanımı arasında kalmak. Ne yardan ne anadan geçilir. Bazen tatlı, bazen acı veren didişmelere yol açar. Kontrolü kaybedilince ailenin yıkımına varan sonuçlara da gebedir. Pısırık ve ana kuzusu olarak suçlanan da, hain evlat ve kılıbık olarak suçlanan da aynı erkek olur. İki ayrı kadın veya eski eş – yeni eş arasında kalma gibi durumlar bilgi ve ilgi alanım dışında olduğu için pas geçeceğim.

Erkek evlat, geleneksel olarak anneler için geleceğe dair bir garanti gibi algılanır. Bin bir zahmet ve çile ile büyütülen, kahrı çekilen ama yaşlılık ve düşkünlük zamanında yanında olunacağı ve bakılacağına inanılan bir güvencedir.  Annesinin bir dediğini iki etmeyen, sevgi ve saygısını esirgemeyen, ihtiyaç duyduğu anda yanında biten çocuğuna bir haller olmuştur. Vaktinin ve ilgisinin çoğunu almaya başlayan “el kızı” yüzünden sinirler gerilmeye ve rekabet rüzgarları bazen meltem, bazen fırtına olmaya aday şekilde esmeye başlar.  Burada bir durmak lazım: Oğlu evlenen annelerin ve oğullarının yer aldığı birçok farklı senaryo yaşanabilir. Hepsini genelleyerek konuşmak tabii ki yanlış olacaktır.  Bazı durumlarda evlilik yaşı gelmiş çocuklarını baş göz etmek için olmadık yollara başvuran annelerde var. Bense, hayatın normal seyri içinde büyümüş ve iş güç meselesini halledip kendince hayırlı bulduğu bir hanım ile evlilik yoluna girmiş erkekleri ele alıyorum. Ayrıca, ailesi tarafından uygun bulunan bir eşle evlense bile, sonradan anne-hanım arasında kalma durumuna düşen erkeklerde az sayıda değildir.

Anne ile hanım arasında kalma durumu birçok olayda kendini gösterebiliyor. Başlıca olanlar; maddi konular, aile ve akraba ziyaretleri, görüşme sıklığı, çocuk terbiyesi, yaşam biçimleri vb. şekilde sıralanıyor. Hepsinin temelinde ise annenin oğluyla ilgili alışılageldik hayat şeklini korumak ve kural koyucunun halen kendisinin olduğunu ispat gayretine karşılık; gelin hanımın, kendi evinin yöneticisi olmak ve kocasının hayatındaki diğer unsurları kendine göre sınırlandırmak mücadelesi yatıyor. Bu noktada, kontrolü kaybeden erkekte tıpkı rüzgar önündeki çalı yumağı gibi oradan oraya savrulup gidiyor.

Uzun yol otobüs şoförlerinin, araç hareket halinde iken sürücü değiştirdiklerini hiç gördünüz mü?  Araç düz yolda giderken, iki sürücünün direksiyon değişimi tehlikeli ve yasak olmakla beraber, bazen yaşanıyor. Bende bu olaya birkaç kez şahit olmuştum. Anlatmak istediğim konuya uyan bir örnek olduğu için ele almak istiyorum.  Teşbihte hata olmaz derler.  Otobüs, evlenmiş olan erkeği temsil eder. Halen kullanan ve yorulan sürücü anneyi, nöbeti devralmaya gelen yeni sürücü de gelin hanımı temsil eder. Uyumlu ve güvenli bir yolculuk için, öncelikle yolda kalmak ve kurallara uygun hareket etmek gerekir. Nöbet değişimine kadar, otobüsün bakım ve onarımı dahil her şeyiyle ilgilenen ve çalışır durumda olması için gayret sarf eden ilk sürücü, yani anne, evladını doğurup büyütmüş ve hayatta tutunabilecek maddi-manevi donanımlara sahip olmasına çalışmıştır. Bu açıdan emeği ve değeri inkar edilemez. Bu yüzden “Cennet, anaların ayakları altındadır.” demiş şanlı Peygamberimiz (s.a.s.). Yeni sürücünün, arabayı yoldan çıkarmadan ve görevini devredecek sürücüyle uyumlu şekilde, dikkatli davranması beklenir. Hoyrat ve dengesiz hareketler aracın kontrolünü kaybetmelerine ve hep birlikte kazaya maruz kalmalarına neden olur. Artık yorulan ve nöbet değişimi gelen ilk sürücünün de, yeni sürücüye görev yerini terk ederken uyumlu olması, direksiyonu bırakmamak gibi sakıncalı hareketlerden kaçınması gerekir. Yani, annelerde oğullarının yeni bir aile kurduğunu ve bu ailenin diğer ortağı olan gelin hanımında kabule şayan, değerli, saygı ve sevgiye layık olduğunu bilerek davranmalıdır. Oğullarının, kendilerine olduğu gibi, eşlerine ve çocuklarına karşı da görev ve sorumlulukları vardır. Olur olmaz nedenler için gelin hanımı kötülemek, her işlerine karışmak ve rahatsız edici söz ve tavırlarda bulunmak annelik makamına yakışmaz, ama maalesef yapıla gelir.

Bu amansız rekabet ve gerginlik ortamında dengeyi sağlamak ve herkesin kendi alanında değerli olduğunu bilerek sınırları çizmek erkeklere düşer. Erkeğin aradan çekildiği veya etkisiz eleman olduğu durumlarda yıkım ve mutsuzluk kaçınılmaz şekilde yaşanır. Benzer sıkıntılar yaşayan hemcinslerime naçizane tavsiyelerim ise özetle şunlar olacaktır:

– Annenizle eşiniz arasında rekabet konusu olacak işleri gündeme getirip olayı körüklemeyin. Mesela, “Yemek yapmayı beceremiyorsun, annem gibi yapamadın gitti.” gibi tehlikeli cümleler ve karşılaştırma, kötüleme içeren ifadeler kullanmayın.

– Gıyabında birbirlerini kötülemelerine müsaade etmeyin ve rahatsız olduğunuzu belirtin. Olmayan kişinin de değerli olduğunu ve sevip saydığınızı, kötülenmesi halinde mutsuz olacağınızı belirtin.

– Özel günlerinizde ve bayramlarda adil bir ziyaret trafiğiniz olsun. Eşiniz ve ailenizle kaliteli zamanlar yaşamaya özen gösterin.

– Maddi konularda şeffaf davranmaya ve yapacağınız yardımlarda eşinizin de rızasını alarak dengeli harcamalarda bulunmaya dikkat edin.

– Her olayın birden fazla boyutu bulunduğunu ve kişilerinde algısına göre farklı durumların yaşanabileceğini unutmayın. Yani, asla tek tarafı dinleyerek aksiyona geçmeyin. Söz konusu kadınlar olduğunda, ikna edebilmek için abartılı ifadelerde bulunabileceklerini unutmayın.

– Tartışma ortamından kaçınmak en doğrusu, ama mecbur kalındığında en azından anne ve hanımla aynı ortamda tartışmaktan kaçının. 3. Kişilerin yanında kızgınlıkla söylenen sözlerin kötü etkisi daha fazla olur ve geriye toparlamakta zorlaşır. Ayrı ayrı konuşmakta her zaman fayda var.

– Tavsiye edilebilecek şeyler uzayıp gidebilir. Konunun tamamı için verilecek esas tavsiye ise şudur: Birisi için diğerini yok saymadığınızı fark ettirecek şekilde sevgi ve saygınızı, ilginizi ve vaktinizi düzenleyin. Onlarında bu duruma saygı duymalarını sağlayacak şekilde dirayetli bir duruş sergileyin. Sorunlar tamamen yok olmasa da asgari müştereklerde buluştuklarını göreceksiniz.

Huzurlu ve mutlu günler dilerim.