Seçimleri #Önceİnsan Diyebilenler Kazansın!

Terör devleti İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlar aralıksız sürerken, çaresizlik ve beceriksizlik duygularıyla kavrularak nefes alamaz hale geliyoruz. Siyonist mihraklar, kendilerini açıktan eleştiren ve maalesef kınamakla yetinse de bebek katili alçak olduklarını kendilerine her zemin ve seviyede haykıran Türkiye’nin başına bela olan terör örgütlerini kullanmaya devam ediyorlar! O yüzden, hain eylemlerde verdiğimiz şehit sayılarında da acı bir artış var! Bir kez daha ilan edelim ki Allah’ın ve yarattığı bütün mahlukatın laneti, vatan haini terör örgütlerinin ve onların iç-dış destekçilerinin üzerine olsun!

Türkiye ve dünyada yaşanan talihsiz olaylara ve deprem gibi felaketlere karşın, hayatın olağan akışı gibi siyaseti ve toplumu ilgilendiren takvim de kendi mecrasında işliyor. Bu yönüyle bakınca 2024 Mart ayında yapılacak yerel seçimler de kendisini iyice hissettirmeye başladı.

Cumhur ve Millet ittifakının eski-yeni paydaşlarında hummalı bir aday belirleme ve işbirliği pazarlıkları telaşı gözleniyor. Ak Parti kaybettiği büyükşehirleri geri alma ve genişleme telaşında. CHP, kazanmayı başardığı fakat hizmet yönüyle sınıfta kaldığı belediye başkanlıklarını koruma derdinde. Yeniden Refah Partisi temiz ve çalışkan belediyeciliğe olan özlemi karşılama potansiyeli ile halkın nazarında önemli bir teveccüh odağı oldu. Ben de aynı düşündüğüm için partiye katıldığımı söyleyebilirim.

Bu seçimleri öncekilerden farklı kılan önemli bir gündem var! Son zamanlarda giderek yükselen ve her kesimden kurbanlar alan bir terör odağına dönüşen başıboş köpekler konusundaki yaklaşımlar, her türlü siyasi görüşün üzerine çıktı! Çünkü insan sağlığı ve güvenliği, trafik emniyeti ve şehir huzuruna olan başıboş köpeklerin tehdidi tavan yaptı ve halkın tahammülü kalmadı! Bu terörün son kurbanı Türkiye’ye okumaya gelen Tanzanya’lı bir üniversite öğrencisi kızcağız oldu! Sorun artık turizm ve uluslararası ilişkileri de baltalayan milli bir güvenlik ve prestij meselesine döndü!

Kısaca demek istediğim şudur ki; bu seçim #Önceİnsan diyebilen parti ve adaylar ile, insanı hayvandan farksız gören batıl zihniyetli insanlık düşmanı köpekçi lobisi ajanları arasında yapılacaktır! Türkiye’de piyasa değeri bir milyar doları aşan bir sektörün kolaylıkla çıkarlarından vazgeçmeyeceğini,  her türlü ahlaksızlık, yalan haber ve provokasyonu yapmaktan çekinmeyen çirkef elemanlarının boş durmayacaklarını da iyi biliyoruz! Ama bu durum sadece insan hayatını ve sağlığını önceleyen bizler için geri durmaya, insanlarımız vahşice öldürülüp kuduz vb. ile hastalanırken, köpek nedenli trafik kazalarına maruz kalırken susup izlemeye yol veremeyecek! Bir avuç sapkın düşünceli insanlık düşmanı dengesizin ve hayvan gıdası simsarlarının keyfi için daha fazla canımızı, malımızı ve saygınlığımızı kaybetmeye rızamız ve niyetimiz yoktur!

Ak Partili mevcut Belediye Başkanlarının #Önceİnsan dediklerinin yegane ispatı ivedilikle başıboş köpekleri toplamalarıdır! Eylem olmadan vaat ve vade hakları yoktur! CHP’li Başkanlardan hiç umudumuz yok! İzmir Konak Belediye Başkanının Dünyadaki en kutsal yerlerimizden birisi olan Caminin üzerinde köpek resmini paylaşması ile sapkınlıklarının ve saygısızlıklarının bir sınırı olmadığını zaten biliyoruz! Şükürler olsun ki Yeniden Refah Partili Belediye Başkanlarının ilk öncelikli olarak köpekleri toplayacağı en üst seviyede defalarca teyit edildi. Ak Parti ile İttifak yapılabilecek İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerdeki ortak adayların da kesinlikle sıfır başıboş köpek politikası uygulayacağını görmek, duymak ve emin olmak istiyoruz! Cumhur ittifakının tüm liderleri başıboş köpek olmaz demişken aksi bir davranış asla düşünülemez, öyle değil mi?

Halkımızın kahir ekseriyeti, partisi ne olursan olsun Belediye Başkanları #Önceİnsan diyenlerden seçilsin dua ve temennisindedir. Bu sefer kuru dua ile yetinmeyip oylarını da bu yönde kullanacağını görüyoruz çok şükür!




Ne Zaman Kurtuluş Yoluna Girebiliriz?

📌Devletimizin, fuhuş bataklıklarına ruhsat ve polis koruması vermeyip, buralardan topladığı vergilerle memurun maaşını, devletin giderlerini karşılamadığı zaman!

📌Devletimizin, Anayasada gençleri kötü alışkanlıklardan koruma sözü verdiğini unutmayıp, Milli Piyango adıyla KUMARHANE işletmeciliğini bıraktığı zaman!

📌Devletimizin, bütün kötülüklerin anası, şiddet ve cinayetlerin azmettiricisi olan alkolle mücadele için, sadece zam yapmakla yetinmediği, içkinin hayatımızdan uzaklaşmasını sağladığı zaman.

📌Devletimizin, Aile Bakanlığı adı altında feminist ideoloji ve örgütlerin taşeronluğunu, yani aile ve erkek düşmanlığını resmen bıraktığı zaman!

📌Bir türlü Milli olamayan Eğitim sistemini, Fulbright sözleşmesiyle getirilen ABD hegemonyasından ve ateist bakış açısından kurtarıp, Milletin değerlerine dost nesiller yetiştirdiğimiz, mason ve rotaryen tarikatlara resmi izinle ifsad yetkisi vermeyi bıraktığımız zaman!

📌Adalet kelimesini sadece lafta bırakmadığımız, Allah’ın helal kıldıklarını yasak, haram kıldıklarını serbest ve hatta teşvik etmeyi terk ettiğimiz zaman!

📌Siyasi ve bürokratik makamları; eş, dost, aile, akraba, mezhep, tarikat, hemşeri ve meslektaş gibi kayırmacıların işgalinden kurtardığımız zaman!

📌Kriz ve darlık zamanlarında zor durumda kalan insanlarımıza en büyük müjde olarak, düşük FAİZLİ KREDİ illetini ilaç gibi göstermeyi terk ettiğimiz, ekonomiyi faiz çukurunda debelenmekten kurtardığımız zaman!

📌Piyasalar daraldığında genelde aynı açgözlü şirketlere kaynak aktarıp, yüzsüzce ödemedikleri vergileri affedip, SGK ya taktıkları borçları silmeyi, çalışanların maaşlarından ise her zaman aşırı yüksek ve peşin vergiler alarak süründürmeyi bıraktığımız zaman!

📌Memlekete katabileceği yeni değeri kalmamış siyasi dinazorları, çeşitli yönetim kurullarına atayarak, ölene kadar milletin sırtından beslenmelerini engellediğimiz zaman!

📌Başlangıcı iyi niyetli de olsa, sonradan yanlış veya fahiş hesapların yapıldığı anlaşılan, müteahhitlerine gelir garantili köprü ve yolların, daha fazla Millete işkence olmasını önleyecek tedbirler almaktan çekinmediğimiz zaman!

📌TÜVTÜRK muayenesi gibi aleni, resmi ve zorunlu SOYGUNLARA dur diyebildiğimiz zaman!

📌Kırmızı çizginin sadece kadınlar için değil, tüm insanlar için çekilmesi gerektiğini, şiddetin cinsi ve ideolojisinin olamayacağını anladığımız ve konuşmaya başladığımız zaman!

📌Batıl ve sapkın zihniyetli Avrupa’dan devşirme kanun ve sözleşmelerle Müslüman Milletimizin huzur ve esenlik bulamayacağını, kendi kadim kültürümüzün ışığında mevzuat üretmemiz gerektiğini anladığımız zaman!

📌Müslüman halkımızın gıdasını, ilacını, medikal ürünlerini, temizlik maddelerini ve bilimum ürünlerini domuz ve domuz menşeli maddelerin işgalinden kurtardığımız, domuzun alternatifi helal ürünleri kullandırdığımız ve vitrin süsü olmaktan öteye gidemeyen Türkiye Helal Akreditasyon Kurumunu tam yetkili ve etkili çalıştırabildiğimiz zaman!

📌Getirildiğinden beri cinayet ve şiddet olaylarını patlatan, yuvaları dağıtan batıl ve sapkın davranışları meşrulaştıran İslam ve Aile düşmanı CEDAW-İstanbul Sözleşmelerini çöpe atabildiğimiz zaman!

📌Boşanmış çiftlerde çocukların bir intikam aracı olarak kullanılmasını önlediğimiz, çocuğun ebeveynleriyle yeterince yaşayabilme haklarını teslim edebildiğimiz zaman!

📌Çalışanların haklarını teslim edebildiğimiz, geçmişte EYT (emeklilikte yaşa takılanlar) gibi haksızlığa maruz bırakılanların sorunlarını gidererek, ahlarını ve beddualarını önlediğimiz zaman!

📌 Kovid gibi salgınlarda en ön safta görev yapan sağlık personelinin kötüleşen özlük haklarını düzeltmek yerine, kuru övgü ve alkışlarla idare etmelerini istemediğimiz zaman!

📌Her fırsatta başkalarını eleştirmek yerine biraz da kendi içimize dönerek nefis muhasebesi yapabildiğimiz, etrafımızdaki garip ve muhtaçları gözetebildiğimiz, Allah’ın verdiği nimetlere az çok demeden koşulsuz şükretmeyi öğrenebildiğimiz zaman!

📌Dünyada ölmeyecekmiş gibi çalışırken, ahiretin yurdunun da hak olduğunu unutmadan, temel ibadetlerimizi kesintisiz sürdürebildiğimiz zaman!

Her şeyi yazmak mümkün  ve haddim içinde değildir. Her yazdığımı mükemmel uyguladığımı iddia etmekte öyle! Nefsimle birlikte, kendini Mü’min ve Mü’mine kabul eden kardeşlerimle paylaştım bu maddeleri.

Bir kısmı kişisel, bir kısmı toplumsal, bir kısmı da Devlet aygıtının görev ve sorumlulukları arasında yer alıyor. Kişiler toplumları, toplumlar da devletleri şekillendirir. Doğru yola girebilmek için talep etmek  gerekir. Talep sadece dilde kalırsa faydasız ve etkisiz olur. Talebimizi gayretle çalışarak desteklersek fiili dua yerine geçer ve gerçekleşir.

Allah’ın bir sünneti de dünyada kim olursa olsun çalışana karşılığını vermesidir. Bu yüzden, dinleri batıl olduğu halde kafirlerin bir kısmı teknik ve ekonomik açıdan Müslümanlardan üstün hale gelmiştir. Sorun İslam’da değil, Müslümanlardadır!

Yüce Allah bizlere artık daha şuurlu ve gayretli olmayı nasip eylesin. Kalplerimizi ve güçlerimizi Hak yolunda birleştirsin!

Amin…

Görsel kaynağı: https://pxhere.com774766/en/photo/