İhmal Edilen Kahramanlar-3: #Assubaylar

İhmal edilen kahramanlarımızla ilgili seride, Güvenlik Korucusu ve Uzman Çavuşlarımızdan sonra Assubaylarımızı da yazmasam eksik kalırdı! Nitekim onlardan da böyle bir talep ve beklenti bilgisi gelince yazmam şart oldu.

Başlıktan itibaren neden astsubay değil de assubay yazdığıma gelince, aslında Türk Dili kurallarına göre zaten söylenmeyen ve asbaşkan, asteğmen kelimelerinde olduğu gibi düşmesi gereken t harfinin, 1983  yılında darbeci generallerin özel baskısı ile TDK sözlüğünde yer almaya başladığını öğrendikten sonra, zorbalara karşı bir tavır olarak assubay ifadesini kullanmayı tercih ettim.

Bu yazıyı hazırlarken önemli ölçüde faydalandığım emekliassubaylar.org sitesindeki yazı ve raporları okuyunca, assubayların yaşadığı sorunların Sağlık Bakanlığında çalışan Hekimler ve hekimler dışında kalan sağlık profesyonelleri arasındaki çarpık, dengesiz ve haksız modelle örtüştüğünü üzülerek gördüm. Emekli bir sağlık personeli olarak, yaşadığım ve gördüğüm asimetrik tavır ve dayatmaların benzerini, assubay kardeşlerimiz de Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı içinde yaşıyorlar. Sağlık Bakanlığı doktor bakanlığı olarak görülür ve hissedilir. Demek ki Milli Savunma Bakanlığı da subay bakanlığı olarak yaşatılıyor mensuplarına.

Assubayların TSK içinde subaylara oranları yaklaşık 1’e 4’dür. Subayların 4 katı olan sayısal varlıkları kuru bir çoğunluk olmayıp; hava, deniz ve kara unsurlarımızda bütün sistemlerin ve askeri organizasyonların işletilmesinde ana omurga hükmündedir. Assubaylar olmadan uçaklarımızın bakım ve uçuş emniyeti, gemilerin işletilmesi, askeri lojistik ve karargah işlerinin yürütülmesi, emir komuta zincirinde er ve erbaşların sevk ve idaresi yapılamaz. Bu durum tıpkı yataklı sağlık hizmetlerinin tek başına hekim dostlarımızca verilemeyeceğine benzer. Ortalama 1500 kişilik bir hastanede yaklaşık 250 Hekim görev yapar. Geri kalan 1250 kişi 39 meslek ve branşa dağılan sağlık hizmetleri sınıfı profesyoneller ile idari ve destek personelleridir. Sağlık hizmetleri bir ekip çalışması ürünüdür. Hekim dostlarımızın varlığı ve değeri tartışılmaz olmakla birlikte, sağlık personelinin haksız uygulamalara maruz kalmalarına yeterli ve ahlaki bir dayanak değildir. TSK içindeki subaylarımızın durumu da buna benziyor. Çok önemliler ve sıralı düzende konumlarına uygun yapılanmaya gidilmesi gerekir. Ancak TSK’nın diğer asli unsurlarına karşı anormal bir ayrımcılık ve haksızlık nedeni olmamaları gerekir. Ölçü kaçınca adalet, iş ve iç huzuru, mesleki tatmin ve gelişme arzusu kaybolur gider. TSK gibi vatanı savunan, her an şehadet ve gazilik ihtimali ile hizmette bulunan kahramanlar topluluğunun her türlü fitne, ayrımcılık ve haksızlıktan uzak tutularak mükemmel şartlarda ve huzurla görev yapmalarını temin etmemiz gerekir.

Öyleyse assubay kahramanlarımız ne istiyor?

-En başta adeta Hindistan’daki kast sistemi gibi sınıfsal üstünlük ve ayrımcılık tavırlarından sadece muvazzaflar arasında değil, eş ve çocuklarının sosyal hayatına kadar uzanan etkilerinden de kurtulmak ve temel insani değerlere sahip olduklarını hissederek çalışmak istiyorlar. Hiyerarşik zincirin emir komuta disiplin gereğinin ötesinde, üstünlük ve tahakküm yaklaşımının düzelmesini bekliyorlar.

-Diğer kamu çalışanları gibi, emekleri ve fedakarlıkları dikkate alınarak layık görülen maaş, tazminat ve emekli aylıklarında, subaylar ile aralarında oluşan korkunç uçurumun daralmasını, makul seviyelere çekilmesini istiyorlar.

-Çağın gereği olarak yükselen eğitim seviyeleri ve yetkinliklerinin askeri mevzuatta karşılık bulmasını, artık yüksek lisans ve doktora yapmanın neredeyse sıradanlaştığı bu devirde, halen 2 yıllık önlisans seviyesinden başlatılan kariyer hatlarının kısır ve yetersiz bırakılmasına net çözüm talep ediyorlar.

-Lojmanlar, orduevleri  ve sosyal tesislerden sayılarına uygun oranlarda yararlanma imkanlarının verilmesini, sayıca zaten az olan subaylara çok yüksek oranlar verilerek hemen hepsine kullanma şansı tanınırken, assubay ve diğer askeri personele sayılarına oranla çok yetersiz kullanım hakkı verilmesi gibi haksızlıkların giderilmesini istiyorlar.

-Milli Savunma Bakanlığının assubay kardeşlerimize de yeterince sahip çıkmasını, OYAK işletmelerinde ve yatırımlarında katkıları ölçüsünde görev ve yararlanma imkanı sağlanmasını bekliyorlar.

-Subaylığa geçiş ve diğer kariyer basamaklarının daha adil ve objektif kriterlerle sunulmasını, kişisel hırs ve ego tatmin aracına dönüşen disiplin yönetmelikleri ile cezalandırma sistemlerinin evrensel askeri hukuk standartlarına çıkarılmasını gerekli görüyorlar.

-Sağlam raporu alarak katıldıkları TSK içinde görevdeyken hastalık veya sakatlık gibi bir sorunda re’sen sağlık raporları ile emekli edilmeleri sürecinin zaten sıkıntılı olan hallerine ayrı bir eziyet katmadan, emsallerinin ulaşabildiği derece ve kıdem şartlarında işletilmesini istiyorlar.

Kısacası,

Assubay kardeşlerimiz de diğer kahramanlarımız gibi, ayrımcılığa ve haksızlığa maruz kalmadan huzurla görev yapmayı, eğitim ve liyakatlerini yükseltme azmiyle gösterdikleri çabalarına karşılık bulmayı istiyorlar. Makul gelen taleplerini desteklemek zorundayız. Çünkü onların her birisi merhum Ömer Halisdemir gibi birer kahraman ve şehit adaylarıdır! Şehitlerimizi ve emanetlerini incitmeyelim, Peygamber Ocağı bilinen kahraman ordumuzda birlik ve beraberliği adaletle, disiplinle yüceltelim olmaz mı?